Evlendikten 3-4 ay sonra hamile kaldım. Erkendi ama ertelenemez bir mutluluk olacağını oğlumu ilk hissettiğim anda anlamıştım. O doğunca, onunla birlikte ben de yeniden doğdum. İyi ki varsın oğlum. İyi ki ben de varım. Senin annen olmaktan gurur duyuyorum. Bana tarifi mümkün olmayacak kadar güzel duygular hissettirerek, varlığımın bu kadar değerli olduğunu anlamamı sağladığın için, sana çok teşekkür ediyorum canım yavrum.
Güneşli bir pazar günü geldin sen hayatımıza. Tüm beyazlığınla sanki ben gününü güneşten bile daha iyi aydınlatırım der gibiydin. Pamuk gibi bembeyaz teninde, avaz avaz ağlayan dudakların, dilin, beyaz ışığın arasındaki tek kırmızılıktı. Soyut bir kavram olsa da bence en gerçek şey sevgidir. Sen benim en büyük gerçeğimsin. 32 saatlik bir doğal doğum süreci yaşadık beraber. Her zaman yaptığın gibi beni yine biraz daha fazla oynamak için beklettin. Olsun, ben yine sabırla, aşkla bekledim. Çok zor bir doğum oldu diyemem ama kolay da olmadı nazlı bebeğim. Doktorumun söyledikleri doğrultusunda çok kuvvetli ıkınmam gerektiğini biliyordum.
İlk belirti, nişan dediğimiz işaret 25 Şubat 2012 Cumartesi sabah saat 05:00’te geldi. Ondan önce haberci bir rüya gördüm. Hala düşününce tüylerim diken diken oluyor. Rüya şöyle; Yatağımızda uyurken, ayak ucumda o günün ertesi gün hamile olduğunu öğrenen arkadaşım, yorganı üzerimden çekerek hadi kalk zaman geldi diyor. Gerçek gibiydi ve rüyada yorganı üstümden çekişini bile hissetmiştim. Uyandığımda gerçekten de yorgan üzerimde değildi, ayak ucuma doğru yere düşmüş haldeydi. Son derece mistik olan bu rüyadan uyandıktan sonra bebeğim gerçekten de geliyordu. Sevindim ve biraz heyecanlandım. Hamileliğim boyunca normal doğumla ilgili bir çok kitap okuduğum için bilinçli yaklaşım yaparak, soğuk kanlı bir şekilde duş aldım. Saat 06:00 olmuştu, Doktorumu aradım. Doktorum, “Hemen hastaneye gidin. Ben de daha erken gelmeye çalışacağım, ben gelene kadar doğumhanede yardımcı olurlar sana” dedi. Telefon görüşmemiz bitince eşimi uyandırdım ve durumu anlattım. Cumartesi çok ağrım olmadığı için çıkmadan önce şöyle bir evi bile toparladım. Son olarak sehpaları yerlerine yerleştirirken eşim şaşkın bakışlarla kapıda bana bakıyordu. Çıktık yola, evimize yaklaşık 45 dk uzaklıkta olan hastaneye 5-10 dk da vardık hafta sonu sabahın erken saatleri çok trafik olmadığı için. Hastane çantamız arabadaydı son haftalarım olduğundan ama daha 37+5 haftalıktı oğlum, tam 38. hafta dolmamıştı yani. Olsun 2 günün lafını yapacak değilim evladım gelmek istedikten sonra. Doğumhaneye çıktık 2-3 santim açılma olmuş ama bu açıklıkta doğum hemen olmaz burada serum takarız beklersiniz dedi nöbetçi doktor. Ben de, evde beklemeyi tercih ederim ama yine kendi doktoruma danışayım dedim. Kısa bir süre sonra doktorum da geldi, o da aynı şeyi söyledi 3 santim açılmış daha açılması lazım dedi. Ultrasonla da bebeğin durumuna baktı. Suyu, her şeyi normal, bekleyelim dedi. Doktorum Bahar Çağlar “Sen akıllı kızsın takibini evde de yaparsın” dedi. Bende hastanede serum takılarak, yatarak beklemektense, evde dinamik şekilde, günlük aktivitelerimi gerçekleştirerek beklerim dedim ve evin yolunu tuttuk. Beni eve bıraktıktan sonra eşim işe gitti. Ağrım yok denecek kadar azdı. Saate bakıp takibini yapmaya çalıştım ama kasılmaların şiddeti yoktu ve 10-15 dk da bir çok hafif ağrı hissettiğim için saat takibi yapmayı bıraktım. Bu oğlan bugün gelmeyecek diyerek kendime bir magnezyum hazırladım ve içtim. Daha rahattım ama tek sıkıntım; birkaç Doktor aşağıdan (vajinadan) muayene ettikleri için ve rahim açıldığından kaynaklanan kanamam olmasıydı. Bu normalmiş. Doktorum ağrın şiddetlenirse ve bebeğin hareketlerinde azalma duyarsan gel demişti. Elim karnımda, sürekli hareket takibi yapıyordum. Sağ olsun oğlum o günde formundaydı tekme, yumruk, dirsek hepsini hissettiriyordu. O günün akşamı Annemlere yemeğe gittik. Bizim minik kuş orada da rahat durmuyor, mütemadiyen tekmeliyordu. Rahme doğru da baskı olmaya başladı ve ağrım çoğaldı. Geçtim saatin karşısına ayaklarımı da uzattım, 5 dk bir gelecek kasılmaları bekliyordum. 5 dk içinde 2 kez ağrı hissettiğimde oluyordu. 1 ağrının 10 dakikayı bulduğu da. Bunun dışında hafif genel bir ağrı vardı ama ben nedense çok rahattım. Oradan eve geçtik. Gece uyumam biraz zor oldu ağrıdan. Rahmimi yavaş yavaş açan bu ağrılardan fırsat bulup bir ara uyuyakalmışım. Uyandığımda saat 05:00 ti. Baktım ağrım şiddetlenmiş. Eşime kalk gidiyoruz çok ağrım var dedim. Pazar sabahı olmasına rağmen doktorumu aradım. “Biz hastaneye gidiyoruz bebek gelmek üzere sanırım” dedim. Bahar hanım da “Tamam siz gidin, ben de geliyorum” dedi. Hastanede baş örtülü bir Doktor hanım gülümseyerek “Hadi gözünüz aydın. Bugün kavuşacaksınız yavrunuza” dedi. Ben sevinç ve şiddetli ağrı içinde gülümsedim. “İnşallah” dedim. Hastane odam belirlendi, formlar v.b işlemler yapıldı ben Doğumhanede beklerken. Saat 10:00 olduğunda ağrım iyice şiddetlenmişti. Annemler geldiler. Doğum fotoğrafcımız Nazan hanım, fotoğraflarımızı çekerek o anları ölümsüzleştirdi. 11:00 ‘de açılma 7-8 santime ulaşmıştı artık herkesi doğumhaneden çıkarttılar. Doktorum geldi, muayenesinden sonra “Hepimize iyi doğumlar. Bugün gelecek Doruk Kartal” dedi Son 8-9 santimde ki ağrının şiddetini anlatamam. Daha önceki ağrılar şiddetli değilmiş, yok böyle bir ağrı dedirten cinsten bir ağrıydı o ağrı. Sağ olsun doğuma Annem de girmişti. Onun desteğinin çok faydasını gördüm. Ben hiç çığlık atmadım ve bağarmadım ama ağrıdan sağa sola yalpaladım. Annemin elini öyle bir sıktım ki ağrılardan, herhalde 1 hafta eli ağrımıştır kadıncağızın. Annem aslında çok hassastır, böyle şeylere dayanamaz. Bir ara benim o halimi görünce ağlayacak gibi olsa da iyi idare etti, hemen toparladı kendini.
Bu arada ben doğum yaparken bir şey ısırmaya ihtiyaç duydum. Normal doğum yapacaksanız size tavsiyem eczaneden ya da hastaneden ısırma köpüğü, silikon diş pedi gibi bir şey alın yanınıza. Ben doğum sırasında keşke alsaydım böyle bir şey dedim. Göbek deliğimin altı, karnımın tam ortasında öyle bir ağrı vardı ki, dayanılacak gibi değildi ama oğlum için, onun vajinadan çıkarken alacağı sağlıklı vitaminler için buna dayanıyordum. Zor nefes alıyordum ve nabzımda yavaşlamıştı. Herhalde 10 cm açılma olmuştu ama hala gelmiyordu nazlı oğlum. Doktorum, “Şimdi Stajyer Doktorumuz yukarıdan destek olacak” dedi. Stajyer Doktor hanım da Yattığım yere dizlerini koyup, koluyla midemden aşağıya doğru ittirdi. Benim doktorum ve Stajyer Doktor birbirine baktılar daha yukarıda dediler. Ben de onların o birbirlerine bakışını görünce “Bu kadar ağrı, acı çektikten sonra sezeryana girmek istemiyorum” diye düşündüm. Allah’a sığındım. Dua ettim. Çok şükür Allah büyük, hemen yardımcı oldu. “Saçları göründü” dediler. Rahat bir nefes aldım. Son ıkınmalarımı yaptım. Saçları da çok uzun muhabbetleri arasından çığlık çığlığa bir ağlama sesi duyuldu. Bu ağlayan bebek benim oğlumdu. Ne mutlu bana başarmıştım. Oğlum Doruk Kartal ile birlikte başarmıştık. Bu oğlumun ilk başarısıydı. Nefes yetersizliği çektiğim için bana Oksijen maskesi takmışlardı ben de onu çıkartıp kaldırarak “Zafer Bizim” dedim.
26 Şubat 2012 Pazar günü saat: 12:55 ‘te doğar doğmaz seni kucağıma verdiklerinde gözünü açmamıştn bile oğlum. Elini öptüğümü hissettin ve ağlamayı bıraktın. Biraz önce çektiğim acıları unutmuştum. Muazzam bir mutluluk hissediyordum sadece. Dudakların kıpkırmızıydı ve şeker gibi parlıyordu. Her zamanki gibi çok tatlıydın. En önemlisi sen benimdin. Gelişini ağrılarla hissettirerek canımdan kopmuştun. Benim bir parçamdın. Bundan mıdır, yoksa evladım olduğundan mıdır? Sana büyük bir bağla bağlandım ve hayatımdaki en çok sevdiğim, seveceğim kişinin sen olduğunu hissettim. Öyle de hissetmeye devam edeceğim. Allah Doruk Kartal’a ve hepimizin çocuklarına sağlık, sıhhat, mutluluk versin, bize bağışlasın.
Duyarlı Anne
Ceyda KOCAL DEĞERLİ
www.duyarlianne.com
Twitter ve Instagram
@duyarli_anne